Hatay’da yaşayan Dilber ve Ali Özkul çifti, henüz çocuk yaşlardayken böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girmeye başladı. 17 yaşında diyalize başlayan Ali Özkul ile 15 yaşında aynı tedaviye başlayan Dilber Özkul, hastane sürecinde tanışarak arkadaşlık kurdu. Ali Özkul, 15 yıl süren diyaliz tedavisinin ardından kuzeninin bağışladığı böbrekle yaşama tutunurken, Dilber Özkul ise tam 19 yıl diyalize girdikten sonra babasının verdiği böbrekle sağlığına kavuştu. Ancak farklı şehirlere taşınmaları nedeniyle yolları uzun süre ayrı kaldı.
Ali Özkul 1993’te kuzeninden aldığı böbrekle yaşama tutundu. Nakil böbreğinin 5 yıl sonra iflas etmesiyle tekrar diyalize girmek zorunda kaldı. Vücudunun yüksek oranda antikor üretmesi nedeniyle PRA değeri yüzde 99’a çıkan ve uyumlu böbrek bulma ihtimali yalnızca yüzde 1 olan Özkul, Sağlık Bakanlığı’nın kadavra bekleme listesine alındı. 2015 yılında gerçekleşen mucizeyle uyumlu donör bulununca ikinci kez böbrek nakli oldu ve sağlığına kavuşarak Denizli’de Diş Hastanesi’nde çalışmaya başladı.
Yıllar önce çocukken tanıştığı Ali Özkul ile yolları ayrılan Dilber Özkul ise, 19 yıl boyunca diyalize girdikten sonra 2007 yılında babasından böbrek nakli oldu. Nakil sonrası 15 yıl boyunca sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdüren Dilber Özkul'un yolu tekrar Ali Özkul ile kesişti. 2022 yılında evlenip mutlu bir yuva kuran çiftten Dilber Özkul'un henüz evliliğinin ilk yılında böbreği iflas etti. PRA'sı yüzde 97 olup yüzde 3 uyum ihtimali bulunan kadına, 1 Mayıs'ta Sağlık Bakanlığı kadavra listesinde yer alan bir böbrek uygun çıktı.
Hemen ameliyata alınan Dilber Özkul, tekrar yaşama tutunmanın mutluluğunu bu sefer kendisiyle aynı durumu yaşayan eşiyle paylaştı. Birbirlerinin ellerini sımsıkı tutan çiftin mutluluğu ise gözlerine yansıdı.
Nakil süreciyle ilgili açıklamalarda bulunan, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Aliosmanoğlu, çiftin sağlık durumlarının iyi olduğunu belirtti. Kadavra bağışın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Aliosmanoğlu, "Gencecik bir insanın yeniden hayata dönmesi ve iş hayatına topluma kazandırılması sadece canlı vericiyle olmayacak bir durum. Çünkü bu şans çok çok düşüktü ve kadavra bağışı sayesinde bu hasta kurtarılmış oldu. Ülkemizde ciddi sayıda aslında beyin ölümü tanısı konuluyor. Ama maalesef bunların çok az kısmının organları bağışlanıyor. 2 bin bağıştan ortalama 300-400 arası sadece aile izniyle bağışa dönüşüyor ve bunun da yine bir kısmını kullanamıyoruz. Daha düşük miktarını nakil olarak gerçekleştiriyoruz. Özellikle bekleme listelerinde yaklaşık 30 bin civarı diyalize giren hasta bir umutla böbrek naklini bekliyor. Bu yüzden kadavra bağış oranını artırdığımızda ve özellikle bir beyin ölümü tanısı konulup da aile izni sayısını artırdığımızda organ bekleyen hastalara daha büyük fayda sağlayacağız ve onlara daha çok umut olacağız" dedi.
Nakil sonrası sağlığına tekrar kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Dilber Özkul ise, "Hiç umutsuzluğa kapılmadım ve inanıyordum. Çok şükür, sağlığıma kavuştum. Herkes azmetmeli, pes etmemeli. O kadar mutlu oldum ki. Umut olsun istiyorum gerçekten. İkinci nakil olsun, üçüncü nakil olsun. Bunları kesinlikle atlamasınlar. Her zaman çare var. Yani bu rahatlığa kavuştuğum için çok şükür. Herkesin kadavraya yazılmasını istiyorum" dedi.
Eşiyle birlikte yolunun yıllar sonrası kesişmesiyle ayrı bir mutluluk yaşadığını da dile getiren Özkul, "Eşimle gençken diyalize birlikte giriyorduk. Ondan sonra eşimin Ankara'ya yolu düştü. Sonra yollarımız ayrıldı. Sonradan tekrar burada birleşti. Ve burada daha mutlu olduk. Daha güzel günler yaşayacağız inşallah" dedi.
Ali Özkul da duygularını anlatmakta güçlük çekerek, "O duyguları anlatamazsınız, çok sevinçli ve mutluyum. Eşimle aynı mutluluğu paylaşıyoruz" diye konuştu.
(İHA)
Okuyucu Yorumları 1 yorum